Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları - Tesla Silahı


çizgi roman, devrim kunter

Vatan, esaretin kara kışından çıkmış Cumhuriyetin baharını yaşarken, memleketin üzerine kırkikindi yağmuru gibi bastırmak ve hatta inkılâpların kalbine yıldırım düşürmek isteyenler vardı. Milletin kutsal değerlerini sahte vatanseverlikleriyle çıkarlarına alet etmeye çalışan vatan hainleri, görünmez ellerin maşası olmuştu. Kayıp bir ihtişamı ararken yozlaşmış bu bir takım fanatikler, halkın bağrında irtica yarası açmak, kardeşi kardeşe kırdırmak için çağın ötesinden bir alet kullanacaklardı: Tesla Silahı.

Ha gayret dedik, fuarın ilk haftasına yetişsin istedik, yetişmedi. İlk hafta olmadı, diyelim ki ikinci hafta oldu, o da olumlu dedik ama o da olmadı. Sakınan göze çöp battı, sayfalar karıştı, lastik patladı, şoför atladı derken ön siparişler ancak dün dağıtıldı. Seyfettin Efendilerin dördüncüsü, Olağanüstü Maceraların üçüncüsü Tesla Silahı, hatalı baskı hediyesi ile birlikte bugün elime ulaştı. İşte yorumum.

Geç oldu, güç oldu ama değmiş. Elimizde süper bir çizgi roman var. Çizgiler daha bir oturmuş; Münevver pek bir güzelleşmiş mesela. Seyfettin daha bir karizma. Renklendirme sanki daha hafif, daha pastel... Gözleri yormuyor, ortamı daha anlaşılır kılıyor. Hikaye kısmı son derece güzel. Devrim'in öykücülüğü en az çizerliği kadar başarılı. Esrarengiz Hikayeler serisinden Olağanüstü Maceralar serisine bağlantılar süper. Resmen artık bizimde amerikanvari bir çizgi roman serimiz var. İster misiniz yarın bir gün, bir kaç farklı Seyfettin Efendi dergisinde birden ilerleyen bir macera serisi takip edelim? Dönemin jargonu ve detaylı gayet güzel incelenmiş. Sadece Seyfettin'in kullandığı "pardon" kelimesinden emin değilim. Ancak o döneme hakim yabancı dilin Fransızca olduğu düşünülürse, neden olmasın diyorum. 

Bir de Sarıkayalı Halil, büyük savaş yüzünden Kırkpınar'ın yapılmadığından bahsediyor, bu doğru. Burada hemen doğru bilinen bir yanlışı düzeltelim. Bu yıl 654.'sü yapılan Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin başlangıcından beri gerçekleştiği yer Edirne değildir. Söz konusu efsanenin doğdu yer aslında Yunanistan'ın Samona Köyü merasıdır. Orijinal Kıkrpınar Güreşleri burada yapılırken Balkan savaşları, I. Dünya Savaşı ve Yunan İşgali nedeni ile değişen sınırlar yüzünden güreşler buradan Edirne ve Bulgaristan arasında kalan Virantekke adında bir bölgeye taşınmıştır. Kırkpınar Güreşlerinin günümüzdeki yerine yani Edirne Sarayiçi'ne taşınması 1924 yılına tekabül eder.  Kaynak 1, Kaynak 2. 

Neyse, memleketimin tarihine bir ışık tuttuktan sonra devam edelim.  Çok fazla ipucu vermek istemiyorum ama Türkçe takıntılı Bünyamin'e hayran kaldım. İlk kez belden yukarısı çıplak görünen Seyfettin Efendi'nin süper kahramanları aratmayan fiziği dikkat çekti. Adamım Esad'ın geri planda kalmasına biraz bozulurken, vakurluğu ile şahlanan Aziz takdirimi kazandı. Pehlivan kapışmasının hayal gücümüze bırakılması hayal kırıklığı yaratırken, Cumhuriyet Tarihi olaylarının öyküye uyarlanması iyi geldi. Bir detay daha var ama okumayanların şevkini kırmamak için içimde tutacağım. 

Seyfettin Efendi yayınlarından çıkan kitabın baskı kalitesi bir harika. Hele ki çizgi roman okumasını tükürükle yapıştırılmış Bilkalardan öğrenen benim gibiler için mucizenin kağıda dökülmüş hali. Ancak kapağın internet görselleri daha havalı gibiydi sanki. Emin olamadım. Velhasıl kelam, çok beğendim, bir çırpıda okudum. Tek dileğim, satışların Devrim'i daha onlarca kitap yazıp çizmeye sevk edecek boyutlarda olması. Ha bir de Devrim'in yanıtlamasını istediğim bir sorum var. Biz yazarken Devrim diyerek senli benli konuşuyoruz ama imzalar hep beyefendi, hanımefendi diye atılıyor. Seyfettin Efendi formatına uygun olsun diye mi böyle yapıyor, yoksa adamın hitap şekli mi bu bilmiyorum.Eğer hitap şekli buysa lütfen söylesin, biz de kendisine seve seve Devrim Bey diye hitap edelim. Sevgiler, saygılar, Türk çizgi romancılığı adına başarılar... 


Yorum Gönder

0 Yorumlar