Dede Korkut gelip boy boyladı, soy soyladı.
Bu Oğuzname’yi düzdü, koştu, böyle dedi,
Hani dediğim Bey erenler?
Dünya benim deyenler?
Ecel aldı, yer gizledi,
Fani dünya kime kaldı?
Gelimli gidimli dünya
En son ucu ölümlü dünya!
Bundan sonra
her siparişe, Türk mitleri ya da semavi dinler öncesini anlatan bir kitap
ekleyeceğim. Yönümü değiştiriyorum.
Açılışı Dede
Korkut Hikâyeleri ile yaptım. Bu hikâyeleri çok ama çok uzun zaman önce ilkokul
yıllarımda, evimizin karşısındaki kütüphaneden bulup okumuştum. Tek hatırladığım,
elimdekinin o yıllar için bile eski bir kitap olduğuydu. Soylama kısımlarını
atlayarak okuduğumu hatırlıyorum. Son birkaç yıldır yetişkinler için olan
versiyonlarını arayıp duruyordum. En sonunda Kabalcı’nın bu işe el attığını
duyunca düşünmeden aldım.
Kitapta hikâyeler
başlamadan önce Dede Korkut ve dönem hakkında ansiklopedi tadında bilgiler var.
Gayet güzel ve yerinde. Anlatılana göre aslı 24 hikâyeden oluşmaktaymış. Günümüze
12 tanesi ulaşmış. Dede Korkut derler kişi de Bayat boyundan Kara Hoca’nın oğlu
imiş. Ben pek inanmasam da 295 yıl yaşadığı iddia ediliyor. 10. Oğuz hükümdarı
Kayı İnal Han’ın baş müşaviri imiş.
Doğruya doğru,
hikaye olarak anlatımı, heyecan, macera aman aman çok iyi değil. Daha çok
döneme ait Türk örf ve adetlerini öğreten bir belgesel gibi düşünmek gerek. İslamiyet ile ilişkilendirilmesinde takvim olarak kafam basmasa da, içindeki
pek çok öğe Cüneyt Arkın filmlerinde bol bol kullanıldığı için tanıdık. Allah,
peygamber, dua, cennet, cehennemin cirit attığı Arap masallarının aksine bu
Türk masalında cinsellik yok denecek kadar az. Basat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü
Boyu’nda çobandan hamile kalan peri kızı, başka bir hikayede Oğuz beylerinin
yedi gün uyuması gibi öğeler nedense bana İslamiyet öncesi Türklerin bilmemiz
gereken yığınla efsanevi özellikleri olduğu hissini uyandırdı.
Kitabın
sonuna gayet kapsamlı bir Öztürkçe-Türkçe sözlük konmuş ki en beğendiğim bölüm
buydu. Öylesine bakınırken bile bir sürü harika Türkçe kelime gördüm. Gökçe’nin
meğerse ne güzel anlamı varmış.
Dediğim
gibi Kabalcı’dan çıkan kitap muazzam. Çokça kullanılan aşina olmadığım
kelimelerden ötürü yazım yanlışı varmı bilemem. Saedce bir yerde aynı paragraf
iki kez tekrarlanmıştı. Onun dışında bir hata gözüme çarpmadı. Sade,
gösterişsiz bir kapağın tam ortasına bir at minyatürü yerleştirilmiş.
Tarihimizin tarafsız yüzünü öğrenmek açısından faydalı bir eser. Tavsiyemdir…
0 Yorumlar
Yorumlarınız bizim için önemli...