Ben Melek


"Şimdi o hayaller çok uzak; meğer ne kolaymış hayal kurmak ve ne zormuş o hayallere hayat vermek, şimdi çok iyi anlıyorum." 


Ümit İhsan tesadüfen tanıştığım bir yazar ve Ben Melek'te kitapları arasından tesadüfen seçtiğim biri. Ve bu tesadüfler olmasa ben, böyle kaliteli bir yazardan habersiz, kitap okuruyum diye ortamlarda gezip duracaktım. Hayata bak. Olmayacak kitaplar, sahillerde, plajlarda herkesin elindeyken böylesi bir kitap kıyıda köşede kalsın. 

Yazar, yakın çevresinden, 1980 yılında geçen gerçek bir öyküyü kaleme almış. Kocası Ballıdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesinde tedavi gören Hilmiye, karnında büyüyen ve babasının akıbeti belli olmayan bebeğini aldırıp aldırmamak arasında bir karar vermeye çalışırken; ev sahibinin oğlu Kemal, vurulmuş ve ölümle pençeleşmektedir. 


Başarılı bir dönem romanı olmasının yanı sıra yazarın dilindeki sadelik dikkat çekici. Hikayenin gerçek tarihinde 40 günlük olan yazarın o tarihe ait anlatımları, gözlemleri çok iyi. Sırıtan hiç bir anlatım, o güne yakışmayan ya da o zamanlarda kullanılmayan hiç bir kelime yok. Anlatım tekniği olarak daha önce sadece Fakir Baykurt'ta gördüğüm ve hayran kaldığım -tam adını bilmediğim- bir teknik kullanılmış. Hikayeyi okura hep aynı kişi değil de, sahne değiştikçe sahnenin baş rolündeki karakter anlatıyor. Bu şekilde bence kendinizi hikayenin çok daha içinde hissedebiliyorsunuz. Bir gün kendi başıma bir şeyler  yazacak seviyeye gelebilirsem mutlaka bu tarz bir şey deneyeceğim. 

Yazar, kitabı yazarken, kitapta geçen karakterlerin çoğuna ulaşmış, konuşmuş, bilgi almış. Anlatımın başarısına muhakkak bunun da katkısı vardır. Bu arada tam adı Ümit İhsan Yaşar Şengür olan yazarın isminin neden bu kadar uzun olduğunu yine hikayenin içinde öğreniyoruz. Ha bir de kitap sadece 144 sayfa. Ama tam olması gerektiği kadar yazılmış. Yoksa bu hikayeyi en az 500 sayfa sündürebilecek yazarlar var. Bu açıdan da bakınca kitabın ticari değil, karakterlere bir saygı duruşu niteliğinde olduğunu söyleyebilirim. 

Öte yandan kitabı beğenmedim. Banane arkadaş. 35 yaşında adamım ben. Gözlerim dolu dolu, boğazımda koca bir yumruyla kitap okumak zorunda mıyım ben? Hele bir de Dilek var üç yaşında. Ilgın kadar. Arkadaş kim bakıyorsa bu işe romanlarda küçük kız çocuklarının kullanılması yasaklansın. Dayanamıyorum. "Anne kardeş" diye ortalarda dolanıyor. O değil ikinci çocuk hakkındaki fikirlerimle oynuyor. Tövbe yarabbim. 

Kitap, artık bu işi bırakan Naviga tarafından yayınlanmış ve her ne hikmetse yazılar iki yana yaslanmamış. Fakat umrumda değil. Kapakta doğru tahmin ediyorsam Rahmi Abi ve Hilmiye Ablanın resimlerinin yanı sıra o tarihin gazete kupürleri kullanılmış. Arka kapakta, Mehmet Mollaosmanoğlu'nun kısa ama tam isabet, Aşkın Güngör'ün baştan abartılı gibi gelen ama yerden göğe kadar haklı, Şebnem Pişkin'in fiyat etiketi nedeni ile okuyamadığım spoiler (tdk buna Türkçe bir karşılık bulsun artık) içeren yorumları var. Ve çok samimi söylüyorum ben ilk defa arka kapaktan yazılanların doğru çıktığı bir kitap okuyorum. Ümit İhsan'ın bir gün Livaneli, Yaşar Kemal, Reşat Nuri gibi Türk Edebiyatının duayenlerinden biri olmasını umut ediyorum. Kesinlikle ilgilenilmesi, desteklenmesi gereken bir yazar. Abartıyor diyenlere Aşkın Güngör gibi cevap vereyim; "İnanmazsanız ayıp sizindir, abartıyorsam benim"
Kitabının özeti, kitabı nasıl, iyi midir, okumalı mıyım, tavsiye, öneri, indir, konusu ne, kim yazmış çok satanlar mutlaka oku kim yazdı kitap roman Ümit İhsan, darbe, kürtaj

Yorum Gönder

0 Yorumlar